İşletmelerde informal iletişimi, bilginin işletme içerisinde resmi olmayan yollarla, eş yada farklı kademeler arasında, genellikle olumsuz algılama yaratan “konusu çekiştirme veya kınama olan konuşma”! (Türk Dil Kurumu Sözlüğü) yada söylenti şeklinde iletişim kanalı kullanan yapı olarak tanımlayabiliriz. Bu yazıda “konusu çekiştirme veya kınama olan konuşma”! yı fısıltı olarak adlandıracağız.
Fısıltı, söylentinin özel bir formu ya da şekli olarak tanımlanabilir. Buna, insanların informal iletişim kanallarıyla birbirlerine aktardıkları boş ve tatlı çekiştirmeler de denir (Dubrin, 2000: s.293). Söylenti ise, kolektif bir tartışma sürecinden kaynaklanan doğaçlama haberlerdir ve söylentinin kaynağında önemli ve belirsiz bir olay vardır. (Kapferer, 1992: s.19-21). Çağdaş marka yönetiminin önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Jean-Noel Kapferer söylentiyi Önem X Belirsizlik olarak formülize eder. Eğer değişkenlerden herhangi biri sıfır ise söylenti doğal olarak oluşamayacaktır. Yani konunun önemi ve gizeminin sayısal büyüklüğü doğrultusunda söylenti güçlü olacaktır.
Tartışmasız işletmelerin hedeflerine ulaşmaları kişiler ve departmanlar arası iletişimin formal ve rasyonel olmasından geçmektedir. Doğru iletişim; yüksek performansa ve beklentilere, güçlü bir takım ruhuna ve yapıya, bilgi paylaşımına, net hedeflerin oluşmasına, çalışma temposunun, aidiyet duygusunun ve özgüvenin artmasına, iş zenginleşmesine ve istikrarlı bir büyümeye neden olacaktır. Kısacası kişilerin ve departmanların, uyum içerisinde çalışan bir bütünün parçaları olduğu bilinci; günde sadece 2 kez değil her an doğruyu gösteren bir saat mekanizması gibi çalışmasına neden olacaktır.
Organizasyondaki informal iletişim belirli kurallar içerisinde olmayan, örgüt içindeki kararları etkileyen kişiler arası ilişkiler ağı ile kendini gösterir. Söz konusu kararlar resmi veya biçimsel şemalarda yer almasa bile resmi veya biçimsel şemaları tanımlayabilir, işlerlik kazandırabilir ya da uyumlu olmayabilir ve ters düşebilir (Solmaz, 2006: 564).
Sürekli hareket halinde olan bilgi kontrol edilemediği zamanlarda kurumlarda informal iletişim oluşacaktır ki bu da kurum için çok tehlikeli olan; çalışma ortamında huzursuzluk, güvensizlik, gruplaşma, çalışma saatlerinin boşa geçirilmesi, ciddiyetsizliğin hüküm sürmesi ile sonuçlanacaktır.
Fısıltının temel dinamiği ne kadar ispatlanamıyor ve kaynağı tanımlanamıyor olsa bile kurumlara zarar verebilecek sonuçların gerçekleşmesine neden olabiliyor. Çünkü fısıltı her zaman olumsuzlukla beslenen ve karamsarlığı provoke eden güçlü bir uyarıcıdır.
Şimdi fısıltı için bir teorem geliştirmeye çalışalım. Şirkete ya da çalışma arkadaşınıza zarar verebileceğini düşündüğünüz “fısıltıyı” başka bir çalışma arkadaşınızın ilk kez size söylediğini varsayalım. Fısıltının doğası gereği ispatı olamayacağı için Kubrick gibi düşünmeyi deneyelim. İspatlanamayacak fısıltıyı 3. kişiye ilk anlatan prestij!!! kazanır, diğeri şirket içerisinde sözüm ona yaşananları bilmeyen durumuna düşeceği için arkadaşlarının gözünde saf!!! görünebilir. İkisi birden fısıltıyı başka çalışanlara anlatırlarsa şirkette kaos oluşur. İkisi de susarsa fısıltı alevlenemez ve söner.
Olası koşulları ve sonuçlarını şöyle sıralayabiliriz:
1. Fısıltıyı yayan ilk kişi olmak; Prestij!!!
2. Duyduklarına duyarsız kalarak 3. kişilere aktarmamak; Saflık!!!
3. Her iki kişinin de fısıltıyı yaymayı tercih etmesi; Şirkette kaos
4. Her iki kişinin de duyduklarına duyarsız kalarak 3. kişilere aktarma ihtiyacı duymaması, fısıltıyı önemsememesi; fısıltının sonu (Şirketin ya da çalışanının ispatlanamayacak bir bilgiden dolayı zarar görmemesi)
Rasyonel düşünen çalışan diğer çalışanın da fısıltıyı yayabileceği ve böylece prestij!!! kazanmak isterken saf!!! konumunda kalabileceği düşüncesi ile 4. Koşulu –güvenmeyi- tercih ederse maksimum faydayı elde etmiş olacaktır. Buradaki en önemli sonuç ortak akıl yürütüp, birlikte hareket edilirse şirketin ve topluluğun toplam fayda getirisinin bireysel getiriden çok daha yüksek olacağıdır.
Kendisini geliştirmeyi ve kendi işini doğru, zamanında ve eksiksiz yapmayı hedefleyen çalışanlar için fısıltı anlamsız bir zaman kaybından öteye geçmeyecektir. Bundan dolayı çalışma hayatı içerisinde zamanını, düşüncelerini, heyecanını ve enerjisini kendi işine yoğunlaştırmayı başaran kurumlar-takımlar-çalışanlar; daha üstün ve hatasız sonuçlara, yüksek performansa ve en önemlisi mutlu ve huzurlu bir çalışma ortamına kavuşacaklardır.